Yaklaşık 7 milyar insan var. Ben sadece bunlardan biriyim. Sen de öylesin. Farkında mısın peki? Dünyanın umrunda bile değiliz. Çünkü farkında olmamız gereken düşüncelerden yoksunuz. Yoksun bırakılıyoruz. Simetrik bir şekilde güdülüyoruz. O 7 milyar insanın içinden çıkan birkaç milyon insan '' dünyanın geri kalanını'' düzenli bir şekilde uyuşturuyor. Mental zincirlere bağlanıyoruz. O küçük zümrenin geri kalan insanları kontrol altında tutmak için geliştirdiği bir çok yol var. Bazen bunu düşündüğüm zaman işin içinden çıkmakta zorlanıyorum. ''Onlar'' bunu nasıl başarıyor. Aslında bana fantastik gelen, ama bir o kadar da normal bir sonuca çıkıyorum sonrasında. Acaba bir araya gelip, '' dünyanın geri kalanı '' için yeni alışkanlıklar mı oluşturalım, yeni trendler, yeni afyonlar mı bulalım diye beyin fırtınaları mı yapıyorlar. Buna inanmak istemiyorum. Peki ama öyle değilse ne? İşte takıldığım nokta bu. Evet geliyorum mental olarak nasıl uyuşturulduğumuza. Hiç de karmaşık değil aslında.
T.V.
İnternet bizi kollarına alana kadar, düzeni enjekte etmek için daha iyi bir araç yapılamazdı herhalde. Evet senden başlayalım. Hergün kaç saat T.V izliyorsun? Ben söyleyeyim. Normal bir insansan eğer bu en az 2-3 saattir. Tabi bu iyimser tahminimle. Yani 2-3 saat boyunca beynin senin değil. Sana gösterilen şeyleri için T.V' ye ödünç verdin beynini o saatlerde çünkü. Hayır deme sakın bana! Kaç kere T.V başında dünyayı kurtardın? Neye çözüm ürettin? Ne hakkında düşündün T.V izlerken düşünmek zorunda bırakıldıklarından başka? Hiçbir şey! İşte hiçbir şey düşünememiz sistemin doğru işlediğinin en büyük kanıtlarından biri. T.V bir iletişim aracı olmaktan yıllar önce çıktı bile. O şuan sen boş vakitlerinde daha az düşün diye evininin en güzel yerini süslüyor. Napalım izlemeyelim mi televizyonu dediğini duyar gibi oldum. İzle tabi. Hatta bu yazının bu satırlarına kadar gelme zahmetinde bulunduysan ve hala T.V izlemek istiyorsan hemen sağ üstteki çarpıdan sekmeyi kapatıp, kara kutunun başına dönebilirsin. Ve uykuna kaldığın yerden devam edebilirsin. Arada hoş rüyaları elbette göreceksin. Bu küçük çocuklara arada verilen ödüller gibidir. Henüz sorgulamadıklarından ödül onlara yeter de artar bile.
İnternet
T.V.' nin tahtını aldı diyebiliriz artık. Ama şimdilik sadece genç kuşak için etkili. Eski jenerasyon hala '' kara kutu'' ile etkisiz hale getirilebiliyor. Bu götümüzden anladığımız garip teknoloji ile bize onlarca oyalamaca tahsis ediliyor. En basit örnekle , şuan tarayıcınızın bir sekmesinde büyük ihtimalle açık olan Facebook bunlardan en profesyonel olanı bence. Kendisi amaçlı olarak düzene enjekte edilmiş modern bir afyondur. Tabi bu kendi kontrolünü kaybeden insanlar için yapılmış bir tanımdı. Sadece Facebook' mu.
Ya diğerlerine ne demeli. Saatlerce Youtube'dan video izleyip, Facebook' da legal dikiz yapmak, Msn' de oturduğumuz yerden geyik yapmak olmuş hayatımız. Farkında mısınız? Bilgisayarın başındayken şunu sorun kendinize. Kesinlikle deneyin. '' Benim şuan bilgisayarın başında ne işim var? '' diye sorun. Büyük ihtimalle bu soruya genelde'' evet lan benim şuan işim yok, ama hala oturuyorum her nedense hala bu meretin başında '' diye cevap verecek çoğu aklı başında ya da aslında başında olmayan insan. Tüm bunlara rağmen hala o bilgisayarın başındaysan işte sen '' dünyanın geri kalanı'' oluyorsun. Ve bir hamle yapmassan hep o tırnak içinde kalacaksın. Bu veya bunun gibi araçlar, bireylerin düşüncelerini mental kıskaçlarla bir oraya bir buraya çekip, şekillendirilmiş zihin yapısı ile eleştiriden yoksun bırakarak bahsettiğim farkındalıkları kazanmasını engelleniyor.
Mobilize edilmiş hayat
Bir bu eksikti diyorum şimdilerde. Sözde telefon bir iletişim aracıydı. Şuan kısmen öyle sayılabilir tabi. T.V.' den ve PC' den uzak olduğun anlarda '' Al evlat bunla oyalan, bu senin mobil hayatında oyalanman için en güzel oyuncağın.'' diyor düzen. Yeni teknolojilerle bu '' onların '' işini çok kolaylaştırdı.
Ben burada birkaç temel problemden bahsettim. Düşündüğümüz zaman bu örnekleri çoğalatbiliriz. Eğer biraz daha düşünürsek bu sorunlara çare bile bulabiliriz.
Ha birde şu açıdan bakın durumu belki daha iyi açıklar. '' Dünyanın geri kalanı'nı' uyuşturan o birkaç milyon insan sizce hergün Youtube'dan kaç video izliyor? Facebook hesapları var mıdır? Varsa diğer arkadaşlarını ne kadar merak ediyordur? Haftaiçi hangi gün hangi diziyi izleyeceği onlar için ne kadar önemlidir? Ben bunları düşününce güldüm ilk anda. Çünkü cevap zor değil o kadarda. ''Onlar'' biz hergün önümüze koyulanları kullanalım, bunlarla oyalanalım diye devamlı düşünüp '' dünyanın geri kalanına'' yeni meşgaleler üretiyorlar. Düşüneceğimiz onca zamanı bizden, bizim iznimizle alıyorlar. Sorun tam da burada zaten. İzin vermeyin daha fazla. Kontrolü ele alın.